Kaygı

Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu Nedir?

Tüm dünyada oldukça yaygın bir şekilde görülen ve stresli yaşam olayları ile birlikte gittikçe artan kaygı (anksiyete) bozukluğu nedir?, kaygı bozukluğu türleri nelerdir?, kaygı bozukluğu yaşayan kişiler ne gibi fizyolojik, duygusal, davranışsal belirtiler gösterir?, kaygı bozuklukları nasıl tedavi edilir?, kaygı bozukluğu tedavisine başvuru yapacak bir kişi nelere dikkat etmelidir? gibi pek çok sorunun cevabını bir ruh sağlığı uzmanı ve kaygı bozukluğu yaşayan yüzlerce kişiyle çalışmış bir alan çalışanı olarak cevaplamaya çalışacağım. Okurlarıma faydası olması dileğiyle…

Kaygıya geçmeden önce çoğu kişi tarafından kaygıyla karıştırılan ve daha temel bir duygu olan korkuyu anlamalıyız. Korku, insanları ve hayvanları tehlikeye karşı koruyan doğal ve en temel duygularımızdan bir tanesidir. Mevcut tehlikeye karşı verilen anlık bir tepkidir ve insanı veya hayvanı karşılaştığı tehlikeden korur. Örneğin gece tek başımıza sokakta gezerken karşımıza aniden büyük bir köpek çıktığında hemen hemen hepimiz korkarız. Kaygı (anksiyete) ise gelecek yönelimli bir duygudur. Kişinin gelecekte karşılaşmaktan çekindiği, tehlike olarak algıladığı duruma karşı hissettiği duygudur. Biraz önce verdiğim örnekten devam edersek kişinin sokağa çıktığında bir köpek tarafından saldırıya uğrayacağına ilişkin hissettiği duygudur. Bu örneği daha da artırabiliriz. Kaygı, topluluk önünde konuşurken rezil olacağına dair, bayılacağına dair, nefessiz kalacağına dair, kalbinin duracağına dair, asansörde kalacağına dair, hastalık kapacağına dair hissedilebilir. Kısaca korku var olan tehlikeye karşı hissedilen duygu iken, kaygı şu an var olmayan tehlikeye karşı hissedilen duygudur. Bu nedenle kişiye kaygı bozukluğu tanısı koymada ilk şart kişinin yaşamında tehlikenin olmamasıdır.  Şu an kişinin yaşadığı bir tehlike faktörü varsa örneğin, şiddet, taciz, doğal afet, hastalık vb. kişinin vermiş olduğu duygusal tepkiler farklı şekilde isimlendirilir. Yine kaygı bozukluğunda kaygıyı olağanın üzerinde, tehlike faktörüne karşı oldukça yüksek düzeyde hissetme durumu vardır. Örneğin kişi küçük bir süs köpeği gördüğünde pitbull görmüş gibi tepki verir, ya da kalbi hızlı attığında bu duruma kalp krizi geçiriyormuş gibi tepki verir. Dolayısıyla yoğun yaşanan kaygıya kalp atışlarının hızlanması, nefes alışverişlerinin hızlanması, terleme, titreme, uyuşukluk gibi fizyolojik belirtiler eşlik eder. Ve yaşanan tüm bu durumlar bireyin işlevselliğini bozar. Örneğin, sokağa çıkmasına, işe gitmesine, araba kullanmasına, kalabalık mekanlara girmesine, ya da konuşmasına engel olabilir.

Kısaca kaygı bozukluğu yoğun tehlike algısı ile ortaya çıkan, fizyolojik belirtilerin eşlik ettiği ve kişinin en az üç ay boyunca bunları yaşayarak işlevselliğinin bozulmasına neden olan bir rahatsızlıktır.

Kaygı bozukluğu ile ilgili bilinmesi gereken diğer önemli bir bilgi, kaygı bozukluğu genel bir sınıflamadır. Bu sınıflamanın altında pek çok rahatsızlık vardır:

  • Panik bozukluk
  • Yaygın anksiyete bozukluğu
  • Özgül fobiler
  • Obsesif kompülsif bozukluk
  • Sağlık anksiyetesi (hipokondriazis)
  • Travma sonrası stres bozukluğu

– Sosyal fobi ve hatta cinsel fobi olarak nitelendirebileceğimiz vajinismus temelde kaygı bozukluğu olup birbirinden farklı rahatsızlıklardır. Kişinin hangi rahatsızlığa sahip olduğunun doğru bir şekilde tespit edilmesi, tedavisi açısından çok önemlidir.

Kaygı bozukluğu yaşayan hemen hemen her birey yaşadığı bu durumun sadece kendisine has olduğunu, böyle bir problemi yaşayanın tek kendisi olduğunu düşünse de aslında kaygı bozukluğunun yaşanma sıklığı %25 civarındadır ve kadınların oranı erkeklerden daha yüksektir. Yani yalnız değilsiniz ve belki de en önemlisi tedavisi olmayan bir rahatsızlığa sahip değilsiniz. Bu probleme sahip olmayı siz seçmediniz fakat yardım almayı seçip seçmemek sizin elinizde. Yaşam kalitenizi etkileyen kaygılarınızdan kurtulmak için lütfen bir ruh sağlığı profesyonelinden yardım alın, sağlıcakla kalın…

Esra Ulubey

Yorumları Göster